21 Aralık 2010 Salı

Martini. hani İçinde zeytin olan. janjanlı bişi bişi..

geç saate kadar içmedim. gece yarısından sonra.. votka. ben 1-2 bardak içene kadar halaı şişenin dibini getirmiş.
Çok da içesim yoktu. maksat ağızı ıslatmak olsun mealinden..
Yaz sezonu bitti. restorant kapandı ya. geri kalanını eve taşıdık.. ne kadar rakı makıı varsa zaten bitti. geriye tırı vırı içkiler bide viskiler..
öölesine dıye rastgele aldım bi şiş. martini.. adı güya. janjanlı bir içki gibi duruyor ama. tarzım değil işte..ağzım burnum tadı kaçtı..
Ama martini denen zımbırtının bana yine de anlattıracak bir anısı oldu...
martini yüzünden oteli yakıyordum.. yanmıştı bile..için için yanıyordu..
eşşoleşek.. git whiskı al gel deıdm bardan. oda kafası ıyı martını almış. zaten zomduk. otelın terasındaydık. arkadaş.. karının kumlu pislik ayak paşparmaklarını yalamak ile meşguldu...ehh sanırım ben daha hıjyenık olan kısımlarındaydım.. neyse..
elaman..elınde hem martını hemde sıgara.. şööle böle oldu. her kafaya dıklemesınde. lıkır lıkır yatağa dökmüş.. sonra bi şekilde elindeki sigra ıle de tutuşturmuş..
yanıyo aç.q yatak. ama yatak için için yanıyor ıcten yanıyor yani..
bızım kafa olmuş 1500.. dumanlar bööle bööle çıkıyormuş da bız goremıyoruz ki..
allahtan işte. annem sabah sabah evınde balkona çıkmış. bakmış ki bızım otelde bööle tepede bı duman tütüyor.. hemen aradı beni cepten. olum dedi. otelın catısı duman tütüyor:)) haha dedım hıh dedim hanı nerde.. şööle bi silkelendim. bıtısık yatak
dumanı geç. alevlenmeye yüz tutmuş....
sarhoş aklı işte.. hemen üzerine işedim (dah dogrusu annemın aradıgında ayağa kalkmıştım demek işemek için)..
fayda etmedi. ama kendıme geldımişte bi şekilde. hoooooop
naptım. 6. kattan terastan. yatağı aldığım gibi. aşşaa.. havuza.
havuza düştü yatak... söndü bnihayetinde a.q..
o da ne.. meğer havuz başında masalarda oturanlar var. ı kalabalık var. bu ne iş dedim...
bu da şundamış.. bizim rex (rotweıler bı it idi).. kafam iyi iken.. yazık lan demişim.. hayvan ama buda canlı demişim. sabaha karşı çözmüşüm. kumsala götürmüşüm.. hoplasın zıplasın demişim.. sonra eşşek herif. bı kancık köpek gördü. onun peşinden aldı başını gittiydi. sonra unutmuşum demek ki..
neyse bi şekilde yolu bulunca. hayvanlık iç güdü. sen git tamda resepsıyonun onunde hem asansorun hemde merdıvenın önünde otur. ne geleni ne de gidene izin ver.. mıllet de tırsmış oole duruyor uzaktan uzaktan...
yalan yok. bir işletmeci olarak....günümde değildim o sabah..
neyseki.. müşteriler zaten 2 günde benim ne bok olduğumu çözdüğünden.. olması gerektiğinden daha az zararlı etki oluyordu :))
yeter be ya çok yazdım pfff.

29 Kasım 2010 Pazartesi

Aslında Bu gece

Bu gece.. niyetim.. beni uzaktan tanıyanlara yönelik bir info di..
İdi de... daha öncelik bir durum oluştu.
, Öncelik olan durum şu...
Bir genç.. harala gürele beni sevmiş.. bana güvenmiş.. şu bu der iken.. zamanla. bi yerde benim asistanım gibydi.. öyle ki.. her bokumun şifresini de vermişim..
malum ya içiyorum zıçıyorum...
bu yıllarca devam etti sanırım..
derken bigün... yani bugün.. yanı bu akşam.. yanı bu gece...
çoğunlugun dediği.. abi merhaba.. yok yani extra bı enteresanlık...
bana bişibişiler sordu. aslında doğal idi bu..
iyi de bendeki hasasiyetlik had safhasında...
Ama nasıl desem.. bilemiyorum işte.. bi şekilde anladım ki.. beni sorgular durumda..
belkide sorgulama nedenlerı haklı da olabilir ha!! iyi de.. yaw nasıl desem............ ters geldi işte..
halbuki n seviğim en güvendiğim hatta bir gençlik idi. (geri halada güvenirim)
ama yınede bi şekilde sorguluyot işte seni....
sorgulayabili tamam.. ama
güvenilirli konusunda var mı kardeşim soru işareti?!!
sanırım bunu da sorabilir..
ama niyeyse.. bu soruların sorulmaması hatta ve hatta sorgulanmaması
.. ve belkide tamamı ıle guvenılmesı ıle ilgili olabılır..
velhasıl..
bu genc kardeşimiz.. okyanusları aştı ama derede boğuldu!!
ve de.. yanlış yaptı..
benım aslında şu anki yazmam gereken mesaj yada yazı konusu..tee geçmiş zamanın falan da fılan da mevzusu iken .. ehh işte..taktım kafayı...
Bilemiyorum.. eskisi gibi .. yok tahammulum artık..

16 Kasım 2010 Salı

It is always sunny In Philedelphia (Dizi)

House serisine geçmeden önceki sabah akşam seyrettiğim dizi..

Zapping yaparken rastgele denk geldiğinde şööle bi bakmıştım.. Sarmamıştı.
Lakin tekrar yayınların coğunu zaten tekrar tekrar seyretiğimden el mecbur başından sonuna kadar seyretmek zorunda kaldım.. kalış o kalış..
Müptelası oldum çıktım..
Aslında bu dizinin kurgusu "salak amerikan" halkının mizah anlayışınında ötesi!!
Mizah görünürde basit.. yavan da hatta..
Kullanılan mizah unsurları "aşağı tabakanın " dahi kanıksamayacağı alelade temalar üzerine kurulu..
Dizi karakterleri de görünüşe göre silme "salak" hatta ve hatta diyebiliriz ki "gerkızekalı" seviyesinde!
Diziyi seyrettikten sonra dizi karakerinin geri zekalı olduğuna dair inancın daha da pekişir hale geliyor..
Yine de konuyu ele alışları!!!. Günümüzdeki bır cok ciddi konunun aslında ne kadar sacma olduğu hata o kadar saçma ki bızım bu gerızekalılığımız bıle işin "gölgesinde" kalıyor sınyalını verıyor bı şekılde.
Yanisi "ironi mizahı" salako davaro şaban çercevesinde nerdeyse şahane ölçülerde masaya yatırabiliyorlar....
Dizi hakkında bilgi vermek gerekirse!!
Mekan siktiri boktan "irish pub" tarzı bir bar..
Yakışıklı bır barmen ve de sarışın garson bi kız (kı bunlar aslında ikiz)
Charlie var.. Barın "charlie türü işlerini yapmakla mükellef) yani bok temizleme kusmuk temizleme fare avlama tuvalet ttemizleme..
Bı de Mac karakteri var.. Macın karakterının ana teması .. hep bi şekilde "kendi kendisiyle güvey" olması.. kendısınce bu barın ve bu grubun lıderıyım ayaklarına vuruyor ama bı bakıyorsunuz kı charlıeden bıle daha sılık bır tıp olup cıkıyor..
Dizinin bırıncı sezonu sonrası yanı 2. sezonda yanı 3. sezon oncesinde katılan bir karakter daha var..
Adamım benim canım benim.. "Danny De Vito.))
Bu da görünürde yakışıklı barmen ve kaltak sarısın ıkızlerının babası güya. bi şekilde dızıye katılıyor.. ve charlıenın kankası olup cıkıyor..
bu tıp.. fırlama bıraz..bencılın onde gıdenı.. çıbanın başı.. dizi kurgusunda bi şekilde en akıllı yada en az salak gibi görünüyor ama dızı sonunda bı bakıyoruz kı silme en salak oz hakıkı salak o oluyor...

Dizi için olumsuz görüşüm olarak.. Bazen dıyaloglar cok seri vede hızlı (aslında bu da bilinçli olarak yapılmış bişi ya).
Not olarak..
Niyeyse dizideki sarışın kız (kKaitlin Olson) bana gram seksi gelmiyor.. Googledan baktım.. dooru durust bı pornografık resmıde yok..
Dizide oynayan mac karakterlı vede yakısıklı barmen rolundekı Glen sanırım bun dızının senaryo ve kurgusunu da yapıyor.. yanı kendılerı yapıp kendılerı uyguluyorlar (buda onların tıyatrocu kökenli olduklarını gösterir..
Yanisi..
seyretmenizi tavsiye ederim..

House (Dizi)

Şu anda 7. sezon sanırım.
7 bitti
6 bitti
5 bitti
Şimdi başlangıcından 1. sezonunu izlemeye başladım..
Sabah akşam.gece gündüz .
yerken bile zıçarken bile o kadar yani..

E seyrediyoruz madem nasıl bişeymiş az bişi anlatalım..

Bı hastane var. Doktorlar var:))
Burda bu doktor grubu var.. "tanı teşhis" grubu...
Bu grubun başında bı amcık aazlı bı doktor var.. topal da ha.. yürüyüşü nüksediyor.
sadece topal olsa neyse.. hapçı bi de ha bu amna koduum :)))
ekleyelim daha dandik meziyetlerini.
Aksi mi aksi şerefsiz mi şerefsiz gaddar mı gaddar .."yağmurlu havada su bıle vermem ammna goyiim triplerinde)..
İnsanları hor görüyor.. hayvan can derdinde bu et derdinde bı kasap gibi..

Ammaa..
öte yandan da zehir gibi eşşoleşek... Leb demeden leblebiyi anlıyor... Doğru bildiği yolda ne kanun tanıyor ne yasa tanıyor..
İnsanların hayatı üzerinde kumar bile oynuyor pezevenk..
Yine de her nasıl oluyorsa oluyor.. karizmada akıyor adamın üstünden...
Neyse "House" dedikleri adam bu işte.. Adamın işi tanı teşhiş ama mecbur kalmadıkça hastaya bıle bakmaya gitmiyor..

Dizinin ana teması "tesşhisi" zor vakaları göz önüne sermek...
abi fiziki, bıoyolojik teşhişlerin yanı sıra senaryo kurgusunu ööle bi yapmışlar ki insanların kendi hayatlarından kesitler vererek var olan sorunlara da bı şekilde teshiş koyup kişisel sorunları da çözüyor bu amcık aazlı..
Bir örnek vermek gerekirse...
-kızarıklık yok o halde allerjk değil
-akşam yemek nasıldı
-kanındakı bulgulara göre enfeksıyon olmadığı da kesin
-yemete menu neydi
-steroıd mı verelım antıbıyotık mı
-karı gelmedı demı ektı senı zuhahaha
- doktor house hastanın solunumu durdu
-ben de dun akşam karınla beraberdim
-ha!!
..
yani bööle olmasada temeli buna dayanan dıyaloglar işte..
Yalnız bu diziyi aşırı mıktarda peşpeşe seyredince ınsan az bişi "hastalık hastası oluyor".. yan etkiside bu sanırım dizinin...

Tabi güzel senaryo, iyi kurgu ve house faktorlerı ıle de sınırlı degıldır dızının bu kadar tutulması...
Vecizeler su gıbı akıyor.. felsefik düşünceler şelale gıbı şarıldıyor...
Gerci bazen bokunu bile çıkarıyorlar..
Misal.. hastamız bır porno yıldızı.. bellı yani.. adamın çükü beyninden daha büyük ama bı dıyaloglar koyuyorlar ki mubarek olmuş eınsteın porno yıldızı.. eh buda dizinin "inandırıcılık gerceklik" öğelerini hırpalıyor....
Yanisi.
Seyredin derim..

15 Kasım 2010 Pazartesi

Bayram Namazları

Ey gidinin günleri ey..
çocukluğumda..ergenliğimde daha doğrusu rahmeli peterin yaşadığı dönem boyunca "kaçırmadıklarım listesinin" en başında olan bişeydi bu bayram namazına gitmeler..

Bazen istemesem de giderdim. Gitmek zorundaydım.. O tatlı sıcak yataktan kım kalkmak ıster kı sabahın köründe!!
De işte. kaldırırdı peter. "kalk" derdi.."namaza".
Çocuklukta zor değildi bu iş. Neticede 3-5 dakika sonra uyanık olabılıyorsun.. Hala mı uykun var. ehh ne olacak ki. Camıye gittiğinde uyuklarsın olur biter..
Sonrası zorlaşmaya başladı.. ergenlik dönemleri..
Ergenlik dediğin nedir ki :))) porno dergilerdir porno vhs kasetlerdir.. konunun komşunun az bişi görünen dizkapaklarıdır:)))
"kalk hadi kalk" derdi peter... "tamam sen git ben gelirim derdi" bu it.. Desem de pusuya yatardı peter hin hin..... filmin sonu "kalk ulan eşşeoleşek" le biterdi.
ehh namaz abdesti hadı alırsın zar zor... akşamdan buun gece dayanmışın "çavuşa".
..
Üsün başın götün başın hatta ve hatta ruhun.. bulanmışsın cenabetlikle:))
Boy abdesti almalısın namaz için..
Boy abdesti meşakketli iştir.. Bi kere tamamı ıle cırılcıplak soyunacaksın.. çakma falan değil. harbi banyo yapacaksın...
Sabahın köründe hele ki o soğukta.
Ki hadi bunu göze aldın . alayım boy abdesti desen.
ne dicen ki bu sefer petere.. "benim boy abdesti almam lazım"... kolay gibi demi.
yaw nasıl dicen.. utanıyor ınsan işte..
boy abdestı alamazsan namaz abdestı alamazsın onu da alamazsan namaza gidemezsin.:)))
Lakin sorun zamanla kendiliğinden çözülür oldu:)))
Yine bır bayram sabahı mı. Pter yine "kalk " mı dıyor...
Kalkıyorum bende..
alıyorum namaz abdestimi tüm o cenabet haşmetimle.. peşi sıra gidiyorum camiye..
güzel güzel kılıyorum namazımı.!!
Yalan yok. ilk seferinde korkmuştum.. Cenabet cenabet namaz kılarsam..ya çarpılırsam..!!
Çarpılmadım (belkide çarpıldım alla bilir de ben hala farkında değilimdir ha)..
....
Ulan bayram namazında kokan o on yüz bin çorabın kokusu geldi gibi şimdi:)))
secdeye kapanırken ılla ki bı osuran da olurdu ha..ee normalde bı yerde. sabahın serınlıgı.. gö üşüttür mıde üşütür. bıde secdeye kapanınca.zart zurt...
Osuran "osuran kendisi değilmiş gibi" davranırdı.. Osuruğu duyan da "duymamış gibi" davranırdı.. oplumsal uzlaşı dedikleri bu olsa gerek..
Az önce yeğenim kalktı.. Bayram namazına gitmek için.
Ey gidi yeğen gitin gimesine de.. Sen biliyor musun bakalım bayram namazını kılmasını!!!.. Gerçi bilemesen bile mıllele aynı anda eğil kalk yaparsın belli olmaz..
ey yeğen sen peki bari duaları biliyor musun!?!?
Hiiç sanmam..
bana cocuklugumda bi "öğretenler" vardı.. Senin yok ki!!
Olsun kalktın ya gittin ya.. İllaki kabul olur namazın
Ey yeğen!!!!
ben senin abdest aldığını da duymadım :))))

Seyir Defteri

Dün Anadolu yakasına gittim İstanbul'un.. Kartal'a.
Eniştenin bir işi için.. Girmedim içeri. Sigara icicem dedim. Hava da güzeldi.. Deniz manzarası da vardı..
Boş boş bakıyorum işte..
Hmm güzel bir bina şurdaki..Yurt gibi bişi sanırım..
Derken bi büyük kamyon yanaştı.. tır bile diyebiliriz.. Soğuk hava depolu. Bahsettiğim yurdun önüne..
Sonrası hummalı bir faaliyet. Arka kapak açıldı..25 kiloluk mukavva paketler halinde et...Et..et et..
Bu yurt kuran kursu yurduymuş!! (bina da son derece süper ve de modern).
Hülasa..
30 ton et boşaltılmaya başlandı..
Düzenli bir şekilde yurdun kapısından sokuluyor sırayla...
Bir başka düzenli işleyen mekanızma da!!
Gerisin geriye de yurt kapısından çıkarılması son model arabalara türbanlılarca yerleştirilmesi..!!
Sordum neyin nesi bu et.
Yurtdışındaki bilmem necilerin kurban bayramı bağışı imiş.
Ehh ne diyebiliriz ki!1
Bizim gibi ayyaş berduşlar kurban kesip de bağış yapmadığına göre . kurbanı bağışlayan ve de bağışlara konanların da aynı tayfadan olması bı yerde mantıklı saymalıyız!!
Ama yine de mantığa sığmayan bişiler var gibi sanki!!
Adı üzeri. bağış ulan bu..ihtiyac sahiplerine bağışlanır..
Yalan yok yönce iyi pencereden baktım.. Bu türbanlılar.. etleri alıcaklar..ihtiyac sahiplerine dağıtacaklar..
İyi de herkes alabildiği kadar alıyor.minibusle mı geldın mınusubusunu doldur.kucuk araba mı ehh bagahın yettıgı kadar.. Ortalama herkes 5-6 kutu aldı. her kutu 25 kılo. ehh nerden baksan her gelen 2-3 mılyarlık et alıyor yahu!!
Etleri kapışanları da izlerken her bırı de farklı izlenim bırakıyor!!!
Kimisi zor tutuyor kendisini. "ahh naapsam da daha cok et alsam". kimisi de. Utangaclığını yenme ön ısınmasında daha.. Kimisi de sadece ama sadece kendısıne yeteecek kadar alıyor (bir bilemedin 2 kutu 25-50 kılo yanı):)))

Yaw arkadaş bı aneside "ihtiyac sahıbıne benzemıyor" valla da bılla en kelek araba belki 2006-2007 model idi..
Yaw korkum ben bunlardan.
yahu bu güruh değilmiydi şunun şurasında evdekı elektronıkk alelerı kullanmasını beceremeyen..
Nasıl da sessiz sedasız nizamlı.. kargaşa çıkmadan 30 ton ei bir pirana balığı çabukluğu ile bitirdiniz!! O nasıl sessiz sedasız gelme o nasıl ıssızca sıvışma!!
E hanı bu etler kuran kursu yurduna gelmişti!!!
İki tane yaşlı adam. benim arafımdan oldukları belli.. sac sakal pejmurde içkinin ahribatı yüzlerinden okunuyor.
Onlara düşen pay da.. Mukavva kutular.
Erinmeden mukavva kutuları topladılar.. ayakları ıle vurup vurup acıyorlar düz hale getiriyorlar.. Pejmurde görünmelerinden yanıldım sanırım..Baktım onlar da guzel bı arabanın bagajını acıp bu kutuları yerleştiriyorlar..
canım sıkıldı. Şu moruklara yardım edeyim dedim. Aldım bu mukavva paketi . Ayağımla kenarına vurdum. Düşüyordum az daha.. kalite ambalajlama bu..Etikeini okuyayım bari dedim.. "Naret".
Yanisi..
Tayyipciler 30 ton eti. kavgasız gürültüsüz düzenli nizamlı 2 dakikada erittiler.
Bahsettiğim o iki Aatürkçü ihtiyarlar da et paket kutularını hala düzlemek ile meşguldu. Paylarına düşen bu idi..
Bendeniz diğer Atatürkçü seyirci de..bırak etleri.. bırak o etlerin paketlerini şööle ayağımla vurup düzeltmekten yoksun beceriksizi.. mal mal sigara içtim durdum . Tabi içimdeki "background ses efektiyle" vay beee.. vay bee vay bee!!

3 Eylül 2010 Cuma

04-09-2010

Çok önemli bir şey diyeceğimden değil be ya... Herzaman dediğim gibi.. öölesine..
Ramazan münasebeti ile.. yine de az çok dikkat ediyorum..:))
İki üç günde bir canım acayip çekiyor.. Eğer ki yanımda kafa dengi birileri var ise iyice zorlaşıyor.. Eğer ki yanımda kafa dengi ama aynı zamanda aklı fikri yerinde birisi var ise.. O zaman "zar adam taktiği " uygularım... "yazı gelirse içerim tura gelırse içmem"... Misal bu şekilde 3-5 kere atar isem. illa ki aksi gelir..
Bu gece.. Çıkış yok. Belki bi,r ihtimal .. yazı-turaya bırakayım dedim. Ama çok da içesim var ha.. Arkadaşa dedim ki.. Yaw ben secersem yazı-turayı kaybedıcem.. Sen seç dedim... "tura" dedi.. hemmen attım.. tura geldi.. ( o benım yerıme benım için demişti).. "bak dedim.. içilmesi icap ediyor".. aha şimdi kendim seçim yapıp atıyorum.. kesin tutmayacak dedim.. O da ne.. attım.. ve benim seçtiğim çıktı.... "ooo" dedim.. Demek ki kaderde yazılıymış"..
Hemmen "rakı"mı tedariklendim... Başladım da hafiften içmeye... "kahretsin jack"vari.. müşteri geldi.. içicem diyooor.. karnım aç diyoor.. ki kendılerı gunduzden müşteri..bak şimdi.. içmese idim.. mutfak kapalı der idim.. az bişi içtik ya..."hemmen geliyor" muamelesi.. otomatıkman... derken.. harala gürele.. olmuş saaat gece yarısı 04.00
oy anasını lem ben ne zaman ıcıcem dedim.. şak şık kapattım dukkanı..aldım rakımı yanıma.. bırısı de var yanımda.. parka gittik.Kuytu bır yer arıyoruz.. çekiceez ya.. dumanlattıurıcaaz ya.. istiyorum ki kimse beni görmesin o halde (kararlıyım amı götü dağıtıcam).. derken.. Bizim mavişi gördüm (köpek).. Bı kudurdu koşa koşa yanıoma geldi.. tabi akabinde diğer 3-4 it sürüsü sokak köpeği.. kafam henuz tam ıyı olmadığından.. tırstım yalan yok.. allahtan.. maviş (dişi) manyak kıskanç ya.. diğerlerinin fazla sokulmasına izin vermedi... İyi de bı yandan peşimize takıdılar..
... Girdik parka.. arkadaşın bahsettiği "sote" yere geldik... baktık birileri yatıyor..
Yatandan yatana fark var.. iti kopuğu "homless"i olsa anlarız.. Baktım düzgün giyimli iki insan (yalan yok kafam ıyı ya hatta ve hatta güvenlik bile sandım ben onları).. neyse:))
baktım bunlar başka birileri.. niyeyse dürtesim geldi.. Dürtüm de netekim.. "huuoopps alo kimsiniz siz" dedim ( bekçi murtaza halleri).. Kalktılar.. daha doğrusu irkildiler.. bişi bişi dediler anlamadım.. (hala da anlamadım ya)... Her ne dediler ise.. konuşma tarzlarından belli yani..iti kopuğu değil.. içime sevecenlik çöktü.. arkadaşa hadi gidelim dedim.. O adamlar.. ya bızden korktular yada 5-6 köpek cevremızde pervane..belkide itlerden korktular..
Herneyse..
az ılerı gittik..
bizim maviş.. nasıl olduysa dırek masanın ustune tırmandı.. anladım yani.. burası "son durak"...
"eee yak artık" dedim.. rakımı da çıkardım...
hulasa.. dumanlattık.. korkum (var ya bende aslında kopek fobisi)
"lem bunlar dumanaltı olunca huyu suyu değişip de hırlamasın bak haa" dedim uyarı nıyetıne... bi cevap geldi kulağıma "bişi olmaz abi"..
"iyi" dedim...çewktim de çektim.. çektim ama yine de bööle bi şekilde diken üstündeyim.. iyi oldu.. bu vesıle ıle amı götü dağıtmamış oldum..
Dağıtmamışım ki bak ne de güzel tarihe not düşmüşüm:)))

12 Ağustos 2010 Perşembe

Virane Esintiler -4

-"Gelmeme ne gerek var . siz halledersiniz ya işte. bende sizi beklerken alışverişi yaparım.. işimiz bitince şööle adam gibi bir kahvaltı yaparız bizim evde" dedim...
-"Olmaz" diye diretti..."Ben bilemem nasıl olur ne denir" kararlı bir şekilde...
Planımız banka.. ürktüğümüz yer banka.. Bankaya gidilecek. Ben gidemem. Gitmek de istemem.. gitsem bile elime yüzüme bulaştırırım. Bulaştırmasam bile kasarım kendimi. kasmasam bile . Olmaz işte.. Nedir ki sebebi?.. El sebepten bol ne var anasını satayım...
Birincisi... Resmi yerlere; devlet dairelerine.. bürokrasinin olabilme ihtimalinin olduğu her yere karşı allerjim vardır..
Şahsi olarak da sevmem bankaları. Nasıl desem. Tefecileri bile sempatik bulabilirim icabında ama bankalar..ıhhı hı . imkanı yok...
Her zaman ki gibi.. Sizin yerinize ben soruyorum kendime.. el cevap..
Sanırım geçmişte yaşadığım bir takım olumsuz tecrübelerin yanısıra asıl daha etken faktör ise karakterimdir...
karakter olarak "hayır" cevabına müthiş bir tahammülsüzlüğüm var... Eğer bir soru soruyorsam.. cevabını biliyor olmalıyım..Birisine herhangi bir şey teklif ettiğimde cevabın "evet" olduğundan mutlek suretle emin olmalıyım.. ola ki yüzde bir ihtimal bile varsa "hayır" cevabına.. İnanın bana salya sümük, sullar seller gibi aşık olduğum bir kadına bile gel beraber şuraya gidelim diyemem.. Resmen I AM BORNED NOT TO BE SAİD "NO" ulan..
Bi fi tarihinde.. Para lazım oldu... bankaya git al dediler... Bilmem ki nasıl gidilir nasıl istenir ne yapılmalı..
Ne olur ne olmaz işimi sağlama alayım ben diye tam 3 tane daire tapusunu da cebime koydum... Müdürün yanına gittim.. bi de istediğim miktar da öyle çok bişi değil.. bırakınız üç ev tapusunu. Bir evin bir tuvaletini ipotek versem. alacağım paranın rahat bı yarısı ile de Aksarayda ruslarla alem yapabilirim diyerek yine güzel bir betimleme örneği sunuyorum...
banka müdürü. İşi yokuşa alıyor.. bekle diyor.. ben de bekledikçe utanıyorum. kasıyorum kendimi. ne bileyim işte. sanki sadaka istiyormuşum gibi hissettim.. "amna korum bankasının da parasının da vazgeçtim ulan" demiştim en son..
bir başka örnek. para lazım. bi arkadaş. eşşek yükü gibi hesabı var bı bankada. Ben dedi sana kefil olurum. Ehh bi kaç on milyon lirası olan bi adamın hatırını mı kıracak banka müdürü.. belgelerim hazır. otelin muhasebe kayıtları falan filan... banka müdürü baktı. ve de dedi "veremem".. niyeymiş!!!.. çünkü muhasebe hesaplarına göre işletme zararda....".... benim dediğim "bu zaten bilindik bişi milletin çoğu zarar gösterir"... "öyle de "dedi müdür.. "bari 50 lira olsun kar göstereydin".... bak yine.. Bir şey istiyorum ve de elde edemiyorum.. ne olur. bende si,nir olur. bende sinir olunca ne olur.. konuşmalarım sivrileşir.. daha sonraki aşama.. konuşmalarım adaba mugayır seyretmeye başlar.. yanisi.. durum bok olur... Bazen bişiler olucak gibi olur. misal en basitinden "ikametgah bilmem nesi" isterler.. eee nerde benim ikametgah kaydım.. Mübarek çingeneler gibi bı oraya bı buraya dolanıp duruyoruz.. "Asıl ikametgahım Hollanda" diyorum.. Memurun ezberini bozan bi davranış olur.. O da Türk usulu bulur çözümü. "sen türkiyeden bi ikametgah hallet bize". Lem nasıl halledeyim alla alla.. yapıcaan işin ta örekesine.. vazgeçtim ulan ben..
Yanisi.. bir bankaya gidip de bir talepte bulunmak benim için çok güç bir iştir.. düşünmesi bile sıkıntı verir..
tabii ben bu bizim moruklara "bankaya gitmem"deyip de bunun altındaki nedenleri anlatan bir nutuk vericek değildim o sıcağın altında.. daha kolay olanını söyledim...
"Yaw gelirim ama benim saç sakal karmakarışık. bu tiple ben işleri hepten zorlaştırırım" dedim.. ben bu düşüncemi ne kadar içten ve gerçekçi söylesem de bizim morukların algılayışı sanırım farklı olmuştu.. o şekilde algılamaları da belki asıl normal olanıydı.. Zira nasıl desem... Karşımda iki tane moruk. iki tane berduş. iki tane evsiz... saç sakal kafasına göre şekil almış.. Bir çöplüğe koysan. Çöpün estetismine zenginlik katar da öte yandan... çöplük haricci herhangi bir yerde konuşlandırıldıklarında "gündüz feneri" misali sırıtırlar...
haa işin gerçeğini söylemek gerekirse.. yine de bana nazaran daha şık olanlar onlardı:))))
"bi tanesi patladı gibi sanki "yaw hem para lazım işimi gör diyorsun hemde yeni gelin gibi naz yapıyosun. senle mi uğraşıcaz" mealinden mealinden inceden inceden......
.. el mahkum "tamam tamam" dedim.. ve dee.. bankaya yöneldik.....

Virane Esintiler -3

Şunu adam gibi anlat dercesiniz gibi :))) Ne harabesi.. Ne buluşması.. ne acelesi... ne için. Kiminle.. Senin evsiz barksız adamlarla işin ne..Dosdoğru anlatsana demi ama:)))
Yaw sabahın köründe dükkandayım. maksat vakit geçirmek. Uzatalım da uzatalım işte..:)) Eveet nerde kalmıştık...
Buluşma yerindeyim. Ramazana rağmen yarı çıplak bir halde boğucu sıcağı gram eksiltmeyen bir gölgeliğin sahibi büyük bir marketin önünde, görüş açımın oldukça geniş olmasını sağlayan otoparkın ön tarafındayım.
Huzursuzlandım... Eğer geliyor olsalardı çoktan gelmiş olmaları lazımdı. haberleşme imkanı da yok ki allasen. En iyisi bi 15 dakika daha beklemeli. Derken arkamdan birisi yanaştı...
- "ulan hem işini yaptırıcan hem de bize çin işkencesi mi çektiricen, olmaz ki ama böyle" solosu çıktı önden. Arkasından da vokalin devamı geldi..."Öldük mıstafam öldük. ter içinde kaldık, yorulduk öldük bittik"...
-"yaw nerden geliyosunuz siz ki" salvosu ile cevap verdim anında.......
"Taa ileri gitmişik... Sen bana Çınar market demedin mi yahu!? "
-Yahu ne çınar marketi.. kafayı mı yedin sen.. Gülgen market dedim ben sana. hadi gürgen olsa.. gülben olsa.. gülsen olsa bı benzerlik olsa neyse.. çınar da nerden çıktı yahu!!
- yaw sen bana çınar market dedin ama"
- yok be ya.. Çınar ne alaka...
!!!..
Köyden şehire inip de birbirlerini kaybeden iki arkadaşın birbirlerini bulma sevincini belli etmeme çabası efekti ile kerhen söylenmiş ve ucu gelmemiş bı kac cümle sonrası sakinleştik...
Vokal olanı.. "mustafam çok susadık.. Bi limon alıversen"
-"hah ne limonu!! napcan limonu!!
Öbürü taptı takviyesini arkadaşına "lem amcık Türkçe söylesene şuna adam gibi. ne limonu.. limonata desene sen"..
Bütün o uykusuzluğuma cacık halime rağmen bunların diyaloğu içten içe gülümsetti beni:))
"E hadi siz de gelin markete. İçerdekiklima serinletir"
"yok sen gir biz bekliyik cigaramız yanıyo"
Yine de daha moruk olanı daha yaşlı olanı aslında içimizde en dinç görüneni peşi sıra geldi benimle...içerde ben herhangi bir limonata ararken.. moruğun marka konusundaki seçiciliğine şaşmamak elde değil.. Ben bide su aldım. ne varsa su da var..."mıstafam pet bardak da alalım" dedi ihtiyar... diyemedim işte "lem amcık kibarlığın sırası mı şimdi.. göt göte yattığın adamla içicen.. bi sen dikiver kafaya bide o dikiversin kafaya..
Pet bardaklar taneyle satılmıyor. toptan satılıyor. Almadık bi daha (yaw niye alayım. geri kalanını kıçıma mı sokucam) Çıktık dışarı..
Buyur yak burdan. olmadık bi sıkıntı peydahlandı... Limonatamız var ama nasıl içiceez. ben zaten içmicem suyum var...şaşkın şaşkın duruyorlar.. "yaw benim gibi için bakın işte "dedim. ve bir pet şişeden ağıza değmeden nasıl su içildiğini gösterdim:)))
Bir nebze susuzluğumuz giderildi. yorgunluğumuz da geçti.. Sigaramızı da içtik.. e artık iş başına koyulalım..."E hadi artık gidin de halledin siz şu işi" dedim.. Dememle "olmaaz sende gelicen" demeleri bir oldu:)))

Virane Esintiler -2

Oy amnaa kodumun terlikleri. Lem halbuki en nefret ettiğim şeyler listesinin ilk onuna girer bu "parmak arası terlikler".. Koşamıyorum... Yürürsem de geç kalacağım... Yahu ne koşayım ne de yürüyeyim.. en iyisi dolmuşa bineyim.. Binmek için de beklemek lazım. Bu de şu demek...Sik gibi ulu orta güneşin altında beklemek demek. yok ki gölgelik namına bişi... hem gelicek mi bakalım dolmuş..... En iyisi yürümeli.. arada da koşmalı...
Kah koştum. kah yürüdüm. kah terliği çıkardım şortumun arksına istif edip çıplak taban yürüdüm...
Saat 9 gibi buluşacaktık. Ve de olası bir aksilik durumunda ne olur ne olmaz. Yolun sağından yürüyecektik..
Daha zaman var. Acele edersem yetişirim...
Buluşma noktasına tamıtamına yetiştim... Yalnız başıma bi ağrı girdi..Vay anasını güneş nasıl da etkiledi beni.Ayhan Işık'ın güneş altında kalıp da öldüğünü hiç bi zaman inandırıcı bulmamıştım. baksana yahu 15 dakika güneş altında kalmak bana böyle yaparsa Ayhan ışık'ı ne yapmaz. öldürür tabi..
Ramazan ayındayız.. Beynimin bir yarısı "ramazan ulan ayıp olur soyunma ve de sigara yakma" dese de.. Öbür yarısı "siterim ramazanını da mamazanını da. öldüm ulan. şakır şakır terlemişim. yoruldum da hem yak bir sigara" dedi.. ben ikincisini dinledim....
Sigarayı içerken düşündüm de bir yandan... bunlar "evlerinde yok". Eğer buluşacağımız yere gelmiş olsalar idi. O tempo ile onları yol üstünde yakalardım (yolun hep sağından yürüyeceğiz de demiştik üstelik)..
Bilemiyorum. tarihin en sıcak günleri.. uyuyamadılar o mezbelede ve Kışlıktan (virane) yazlığa (kumsala plaja) geçmiş olmasınlar... E o zaman ben güneşin altında yarrak gibi boşu boşuna mı acele ettim!!!
Ya da ekti mi beni bu amcıklar.. çark etmiş olmayasınlar!!!ehh ne demeli. bir insan ki götündeki kıllar ağardığı halde hala bir yeni yetme gibi kıçından konuşuyor ve de sözler veriyorsa.. Çivisi çıkmış bu dünyanın derim ben...
Bi 10 dakika bekledim buluşma yerinde... ne kadar gölge de olsa...What fayda..rResmen eriyorum ulan.. Acaba iki dakikalığına burnumun dibindeki eve gitsem bı suyun altına girsem sonra geri gelsem olur mu ki..İyide ya bu esnada bunlar gelirse ve de beni göremezse.. Tunç çağındayız mubarek.. yok ki telefonları... vardı aslında. birisi efes extra almak için sattı telefonunu..Diğeri de çaldırdı telefonunu:))
Ih ıh olmucak bu iş...Uykusuzluk bi yandan.. sıcak bi yandan... nedir ki bu eziyet durup dururken şimdi.. Ahh musco ahh. senin bi işinin tıkırında gittiği nerde görülmüş ki.!

Virane Esintiler -1

Belli ki arızalı klima.. Klima suyu nerdeyse bütün sıra boyunca koltuklara şakır şakır damlıyor...Dışardan bakan biri şaşar sanırım.. Bu insanlar koltuklar boş iken niye hala ayakta..Şoföre seslendim. "burda ineyim ben"..
Karşımda kocaman bir bina... Daha doğrusu bir zamanlar bina idi... Hatırlıyorum burayı. Yıllar önce gelmiştim. Kafam o kadar iyi olmasına rağmen hatırlıyorum üstelik. Çünkü ertesi günü bizimkiler bana "ulan ne dans ettin" dediklerini ve benim de buna inanmadığımı da hatırlıyorum. Demek ki "extacy" harbiden oynatıyormuş insanı.. Çok güzel bir diskotekti burası. Diyebilirim ki Antalya'nın en baba diskoteği idi...
Ne oldu tam olarak bilmiyorum..Sanırım bir iki çatışma.. adam vurulma sonrası artık ne olduysa . Kaderinde kaaptılması ve kendi haline bırakılması varmış demek ki...
İçeri girdim.. Acaba diyordum.. Herhangi bir insan benim bu viraneye girişimi nasıl yorumlardı:))). mantık silsilesini çalıştırsa sanmam ki fazla senaryo alternatifleri olsun.... terkedilmiş virane bir yerde kimler ne için bulunur ki...
Ya bir uyuşturucu müptelasıdır. Basıcaktır iğneyi yer arıyordur gelir... Bir uyuşturucu muptelasıdır.. Torbacının verdiği randevu yeri burasıdır... Ya da daha karizmatik bi senaryo.. sivil bir emniyet mensubudur ve de aradığı her kim ise o viranede eliyle koymuş gibi bulacağını biliyordur...Ya da dışarda kalmış bir evsiz yatmaya gidiyordur..
Görüntü itibari ile bu senaryoların hiç birine pek de uymuyordum.. Kenardan benim içeri girişimi seyredip de bir tahmin de bulunmaya çalışan adam sanırım düşünmekten vazgeçerdi..:))
İçeri girdim. İçeri girdim demek te yanlış gibi aslında. Zira ne alt katta ne de üst katta duvar namına bişey yok.. Keza pencerelerin camları da komple inmiş. yerler tuz buz cam kırıkları... Tahta yer döşemeleri yer yer kırık ve boşluklar var. muhtemelen kışın soğuklarında üşüyen ve orayı mekan belleyenlerin yakacak ihtiyacını gidermiş..
Giriş katta şöyle bir genel baktım ve bunun kafi olduğuna kanaat getirdim. Zira bende bir evsiz barksız olsam ve burayı mesken bellesem sanırım üst katın daha emniyetli olacağına karar verirdim...
Merdivenlerden çıkarken anılarımı zorluyorum.. hayır. hatırladığım birşey yok. ben buraya gelmiştim ama sadece alt katında eğlenmiştim...
İkinci kata çıktığımda ilk olarak banyo yada tuvalet yada mutfak olabileceğini düşündüğüm yere yöneldim.. Zira duvarın olmadığı bu binada.. fayansların ılk günkü gibi yeni olması..kırılmamış olması: buralarda bir düzenin olduğunu düşünmeme neden oldu..Baktım . Dikkat çeken pek bir şey yok...Ust katın buyuk salonuna döndüm tekrar... Gördüm evet.. sanırım bu onların yatağı.. iki adet yer yatağı yan yana.. Üç beş de pejmürde kıyafetler...
Dolanmaya yine devam ettim.. Büyük salonun bu sefer aksi istikametine gittim.. Orda da bir yatak var. hatta bir yatan da var... Zayıf cılız pislikten deri rengi kaybolmaya yakın...Uyumasına bakılırsa pek derin!!.. nasıl desem. sikseler haberi olmayacak..
Sanırım bunlar yok...Güya güzel bir sürpriz yapacak bunları uyandıracak bi yerlerde kahvaltı ısmarlayacaktım.. Tüh keşke inip de bakmasaydım...Güneş iyice yükseldi.. yürümem lazım . Yetişmem lazım...

3 Temmuz 2010 Cumartesi

Sabahın körü mü!!

Eee ne diyeyim ben şimdi..
Sanırım demem kereken.. "hepinize hayırlı sabahlar..cümleten" demem gerekir sanırım..
Netleştirelim efendim.... Bil cümle..topunuzun a.. koyayım..
Niye derseniz..
Bu blogta "izleyici" konumunda olanlar... Zaten yok diyeceğim..
İyi de ya "olmayaqnlar.... yada "olamayanlar."..
La nasıl olmamıyosun sen..
ne ki bu şimdi.. Soruyo mu nsaan.. Google hesabı.. soruyo mu saan "Yahoo hesanbı".. yada olmadı "twiter hesabı)..
Eee bakıyosaunuz kı.. yok bööle hesaplar..vınn.. kacıyosunuz...
samimi olarak söylüyorum... "amcıksınız siz"
Bu kadar mı tüketim toplumu olduk.. Bu kadar mı sadece "benim ,işim -click- hepğsi o kadar " mı olduk...
Eh iyi güzel..
Eee nee oldu.. Bil mukabele.. bende sövebiliyorum topunuza..
Bu mudur istediğniz.. La gram saygı etmez misiniz talep!!!!
Ehh iyi.. Ne farkeder ki. neticede yazacağımız mekan burası..
Amma.. velakin.. içimden geçen şudur... nedir.... "topunuzun ..aq..na:.koyayım:)).. nokta

Pek Ala

Dedim ya.. Blog sayfam var..
Dedim ya bana destek olunuz..
Niye destek olunuz dedim.
Eğer izlewyici sayım ciddi bir rakamda olursa.. Ben de "ciddi" olurum demişmişmiştim..
Yoo arkadaş.. Millet.. tamam geliyor.. İzleyici olma aşamasına gelince.. soruyor ya. Google hesabın.. yahhoo hesabın.. olmadı twitter hesabın!!.. muhtemelen yok.. eh muhtemelen de uğraşmıyor.. uğraşmayınca.. bana izleyici olmuyor...
İyi tamam.. gelip okuyolar biliyorum:.
ee amcıklar.. gelindiğini.. okunduğunu bi de ben bilsem.. sana ona bi giren çıkan mı oluyor!!!
Lem bu kadar mı "tüketici" toplumsunuz..
Heba oluyorum be ya.. İki götü kıytırık blog sayfası sahipleri..isimleri nam salmış..
Benim neyim eksik... iyi de bi arkadan ittiren yok ki..
Olunuz veya olmayınız..
Ben zaten sizin için değil.. Kendimi tatmin etmek için yazıyorum..
Ama ben kendimşle baş başa kalırsam.. no disiplin..
amma olursanız destek.. ciddi söylüyorum.. hem mevcudiyetimin son damlasına kadar.. hemde sahıp olduğum kültürün son damlası.. artı birkimim artı..az bişi de araştırmacı ruhum..
bakınız..
gerçek samimi bir "yazar" ortaya çıkarılmasında vesile olabilirsiniz..
alla alla..
e am..ıklar.. lütfen "izleyici" olalaım.. mümkünse... "kaveden" adam toplayalım..
Ve bu mesaş.. sarhoş olmamam rağmen..hala .. langir lingir değil ise.. bu benim.. bu bloga.. ciddi maanda eğildiğime işaret değil midir...!!!
Bakınız.. daha cezaevi anılarımı yazıcam.. daha daha başka başka... "senin onun bunun yaşamadığı şeyleri yazıcam"
lem am..ıklar.. ittirsenize biraz arkadan!!!

1 Temmuz 2010 Perşembe

Sanal Alemdeki Arkadaşlık Siteleri Üzerine -3

Hülasa
Sanal ortamda arıyoruz ister "arkadaş" deyin.. ister "koca" deyin.. ister "am..ık" deyin..
Peki sonuç nedir...Yani arayanlar.. yani arananlar... Eriyor mu muradına...
Kanımca tespitim şudur.. Türkiye kanadı için.. Türk kadınları için..İş dönüyor dolaşıyor.. bi bakmışlar ki.. nerde bi it var kopuk var serseri var.. yalancı dolandırıcı var.. Gidip ona vermişlerdir:))) Bu kanıya nerden varıyorsun derseniz.. İstatistikler derim..
Avrupadaki "dating siteleri" aracılığı ile birbirini bulmuş.. evlenmiş.. ilişkiye geçmiş bi şekilde site aracılığı ile "AMAÇLARINA" ulaşmış insan sayısı ile Türkiye'deki DATİNG siteleri aracılığı ile buluşmuş evlenmiş ilişkiye girmiş insan sayısını karşılaştırdığımızda.. Durum Türkiye aleyhine.. yani Türk kadınları aleyhine.. tam bir HÜSRAN'dır
Bu vesile ile TÜRK KADINLARI'MIZA nacizane tavsiyem şudur..
"Akıllı olun a.q"... İsteklerinize.. taleplerinize bi ayar çekin.. Erkek milletinin sizlere hissettirdiği "sen kralicesin" yaltaklıklarına inanma.. sen ne bi kralicesin.. ne de "kukucuğun" nadir bulunan cinsten ..
Olgunlaşın diyorum... Adam olun uleyyn:))))
THE END......:))))

Sanal Alemdeki Arkadaşlık Siteleri Üzerine -2

Avrupada ıken.. Hollanda'da iken de de gırerdım datıng sıtelerıne..
Herkes ne istedıgını bılıyor.. Daha da önemlisi...bu arayışlarda en fazla neyi elde edebileceğini biliyor!!
Misal.... Sıradan bir ev hanımı...eğitim orta derece..evinde kedisi ile köpekleri ile evveliyatından kalma çocukları ile mazbut bir yaşantısı var.. Aradığı.. arada dışarı çıkalım. sinemaya gidelim.. belki beraber tatile gideriz..uyarsa sitişiriz uymazsa sen yoluna ben yoluma.. bu kadar basit işte..
Haa ciddi ilişki arayanlar da var... Oralardaki "ciddi ilişki arayanlar" ile bizim Bu Türkiye'lerdeki "ciddi ilişki arayanlar" arasında bile çok bariz mantalite farkı var..
Avrupadaki.. ben şu şuyum.. zevklerim şudur.. gelirim şudur..Arabam budur.. huyum budur suyum budur.. gayet net açık bir profilini sergiler.. Talepleri de kısa ve özdür.. yani o "kişi" biliyordur.. Ciddi bir işişki bina edilecekse.. her iki taraf da net olmalı..
Türkiye'dekiler öyle mi ya:))) Kısaca nasıl ifade etmeli bilemiyorum..."ARMUT PİŞ AĞZIMA DÜŞ" stratejisi.. Erkek yırtınacak. kadın da bekleyecek.. Elinde bir sürü alternatif olacak.. Sonra eleyecek . İmbikten süzülen kimse o hıyar adam.. ebesinin örekesini görecek..
Avrupada dating sitelerinde.. özellikle ciddi ilişki arayan kadınlar erkekler... Misal mesaj attın.. mail attın.. büyük ihtimalle sana geris cevap verirler.. Başlangıcta seninle konuşurlar.. Seni tanımaya çalışırlar.. Oldu oldu.. olmadı.. usulünce ilişki kesilir.. İşin adabı da budur ..
Başka türlü arkadaşlık arayanlar.. Bildiğin yar...ak arayanlar.... Samimi söylüyorum.. onlar bile saygı duyulası... Yine her zamanki gibi.. kıvırma yok.. Direk.. talep aynen belirtilir..hatta bazıları.."standartını" açık açık söyler.. Şu kadar santimden küçük olanlar rahatsız etmesin:)))

Yanisi ahali..:)))
bir karşılaştırmasını yaaprsam ben Türkiye ile Avrupalının sanal ortamdaki "arkadaşlık vesaire ilişkilerine..
Bilgisayara versem bütün dataları.. Elime gelecek çıktı bence şööle bişi olabilir..
"Avrupalı am..ıklar" bakır, teneke vesaire.. "türkiyedeki am..ıklar.. som altın:)))

Ve daha enteresanını söyleyeyim ben size:))))

Sanal Alemdeki Arkadaşlık Siteleri Üzerine -1

Tabiki tarzım değil.. Herkesin dediği gibi:)))

Arkadaşlık siteleri....
Kimisi "ya düşserse" diye takılır.. Kimisi.. merakını gidermek için takılır.. Kimisi de "umudum yok ama ya olursa" ümidini beslemek için takılır... Kimisi ciddi ciddi aranır.. Kimisi resmen koca arar..
Velhasıl.. ne dersek dıyelım.. arıyor insanlar birbirlerini:))
Şööle bi baktım.. Kişiler sanal mı.. Site sahiplerinin uydurması mı..
Bazı siteler.. evet.. senin hatun dıye ağzının suyu aktığı.. ya bir "bot"tur.. ya da aslında erkektir.. yada üç beş "rus"un 30-50 farklı halidir..
Amaç.. seni yolmaktır.
Yalnız.. siberalem.. bu kategorılerın dışında.. Gerçek insanlar var karşında.. en azından çoğunluğu..
Hatta diyebiliriz ki.. Bir türkiye profılını de çıkarıyor.. Toplumsal yapımız.. Toplumun beklentileri.. aç olduğu noktalar vesaıre..

Erkek profillerine bakmadım.. Kadın profillerinde ise.. resmen uzman oldum..
alayının sözleşmişcesine paylaştıkları bazı "klişeler" var..
Mesela...
"dürüst olsun canımı yesin"
mesela "ne olursa olsun yalan söylemesin"
illada seviye isterim
illada kalite isterim..
isterim de ısterım.. hep isterim...
yanısı. arkadaşlık sıtelerının yapısı şöyle..
kadınlar taleplerını belirtir.. erkeklerde ya kendılerını ıfade etmeye çalışır ya da kandırmaya..
Oldu mu bu şimdi ya!!!
Hadi erkekleri geçelim.. Bekçilerimiz emnıyet müdürüyüm der.. amelelerımız mimarım der..başkasının arabası ıle poz verıp benım der.. evlıdır bekarım der..
Yanisi.. Erkekler puşt kadınlar da daha "dürüst" gibi duruyor..
Öyle mi acaba:))))
Kimisi hiç bir şekilde kendısını göstermeyen "yanıltıcı resimler" mi dersin.. olmadı. taa 10-15 yıl oncekı hallerını gosteren resımler mı dersın..
Kadının boyu 1.55 bı de balıketlıyım dıyor.. ama sıralıyor.. karıyer sahıbı.. maddı sorunu olmayan.. kalıtelı sevıyelı durust yalan soylemeyen gezen tozan falan fılan.. taleplerınde gram ayar yok:))

Birisi diyor.. sadece arkadaşlık.. e-posta arkadaşlığı.. ammaaa dıyor bıyık ıstemem:)))
E yanı ne bu şimdi.. arıyorsun ıste cıddı cıddı bırılerını... ne var yanı bu taklalar. yok e-posta arkadaşlıgı yok şu yok bu..
tamam "Yok mu beni si..ten " dıye de çığlık atma.. bul işte sunun ortasını...
Kiımı kadınlar da.. eğitimden kültürden dem vuruyor.. mitolojıden alıntılar.. üç beş yazar isimleri zikretmeler (ki yuzde doksanı da bildiğiniz klasıkler normalde ergenlık cagı oncesınde okumuş olmanız gereken eserler:))
Bi de bööle yabancı dıl takılanlar...ama turkce dusunup ıngılızce yazmalar.. senii "ukalalık" ıle suçlarken ılla da "ukela" demeler..

Ben bır erkek uye olarak profıl yazdım.. bı bayagı pratık idi.. ağlamayan zırlamayan ayak altında dolaşmayan şu ıdı bu idi.. Doğrusunu söylemek gerekirse karşı cinsi.. biraz da hor gören, sert ifadeler de vardı...
Yalan yok.. aradığım.... gelsın.. versın.. gitsin.. Yıka ve çık Rejoice :))
Sonrası baktım ki.. gercekten de "gercek ınsanlar " var.. senın gıbı benım gibi..
Onlara ulaşmak ıstedım.. profılımı degıstırdım.. yumuşak bır uslup koydum..
Bu sefer amacım farklıydı...
Uyuşabileceğim kadınlar... Sex olmasa da olur..flirt olmasa da olur..
Ama gel gör ki kadınlar bir erkegın böyle bır nıyet besleyebılecegınden.. "hattınden fazla kuşkulu"..
Bır başka ifade ile... "cinsellik olmasın sevıye olsun talebınde bulunan kadınlarımızın... sadece cinsellık dışı ve sevıyelı bir yazışmaya kesınlıkle yanaşmadıkları..
bır profıl resmı koydum.. doğal halım.... anneanemle çekılmiş.. anneanem sıyah kocaman gozluklerı takmış.. anlatmaya gerek yok.. bence komık ve "samımıyetı" gosteren bır ınsan oldugumu gosterdıgı gıbı...şenşakrak bır ınsan oldugumu da ıfade eden bir resımdı..
Yanısı.. neresınden bakarsanız bakın..tabıatta "erkegın ..dişisini etkılemek ıcın çıkardığı sesler gibi değil govde gosterısı değil.. cıkardığı bir koku değil... gunumuz beşeriyesındede.. bööle sık kıyafetle kadını etkıler degıl.. guzel bır manzara yada bır araba yada şık restoranda çekılmiş. erkegı.. "hoş" gösteren bır resım hıc değil..
o halde.. gercek bir resım.. o halde.. asıl ben olan "gerçek"..
El sonuç... yine sıfır çektik!!

28 Haziran 2010 Pazartesi

Cezaevi Anıları 1

Böyle bir başlığı açmadan önce "düşündüm" biraz.. Ki.. Bişiler yazarken. Çok çok enderdir ne nasıl yazacağım üzerine düşünmem...
Ve kararım.. Belli bir dönem belli bir süreliğine yaşadığım bu "deneyimin" aslında "anlatılası" olduğu yönündedir..
Niye derseniz.
En başta. ben zat-ı aliniz.. hep merak ederdim..
İçeri nasıl bir yer.. içerdekiler nasıl insanlar.. Şu nasıl bu nasıl.. Merak edilen noktalar çoğaltılabilir..
Size söylüyorum.. hem de tüm samimiyetimle..
Merak ederdim ya.. Zaten çok şeyi merak ederdim.. Zaten ha bu "merak" huyumdan dolayı.. ne başımdan tarak ne de götümden yarrak eksik oldu. (mecazi diyorum lem amcıklar)..
Bazen kendi kendime derdim.. Yaw bi şekilde bişi bişiler olsa da beni bı atsalar içeri şööle bi haftalığına bi "onbeş günlüğüne"
Böyle bir merak bilemiyorumbelki de garip gelebilir..
Ama nasıl desem...Seviyorum gözlemlemiyi.. "o ince detayların" farkına varmanın zevki sanki benim gizli gizli yaşadığım bi ayrıcalık...
Çocukluk zamanları.. ergenlik zamanları.gençlik yılları.. olgunlaşma dönemleri.. Her dönem.. algılaman ne kadar ynı olsa da..anlamlandırman isimlendirmen.. eleştirel bakışın falan hep yaşadığın "dönemler" paralelinde değişiyor..
Sanırım ben bu süreçleri biraz fazla "kısa" sürede atlamışım..
Bu şu demek..
Gözlemlemek.. keşfetmek eskisi gibi zevk vermez oldu.. Bunu nerden anlardım.. Artık "şaşırtmaz" olduğunda anlardım çok şeylerin..
Yaw bu kadar ayrıntılı bir "sbebp" vewrdiğime bakmayın.
Merak ederdim içerisini.. Ama merakımı gidericem diye durup dururken de kendimi içeir atmaya hevesli bir "manyak" da değilim.. Özellikle belirteyim yani..
Hülasa..
Girişgah niyetine idi bu yazdığım..
Aklımdaki soru şu şimdi.
Nasıl anlatmalı içerisini!!! İçersini ve içerdekileri nasıl anlatmalı.. Basit bir gözlemle sadece "olanı" mı anlatmalı.. Yopksakendimden de bişiler katark mı anlatmalı.. Bı de buna eklesem mi acaba.. Siyaseten.. idaretn ve hukuken en azından bana "ters" gelen anlayış çarpıklıklarını..
Sanırım.. en iyisi.. Fazla düşünmeden o anki ruha-ı halim bana ne yazdırıyorsa onu yazmalı..
Tamam bu girişi yazdık ya... ıllaki gerisi de gelir..:)))

Hamamböcekleri 6

Hamamböceklerini ciddiye almam.. Daha öncede bahsettiğim gibi.. Seyrettiğim bir dizide yaşlı bir kadfın hastanın kulağında hamamböceği bulması ile olmuştur...
Yine evveliyatında bahsettiğim üzere.. Önceleri bulup öldürmeyi severdim.. zamanla esprisi kaçınca işin.. Bırakmıştım öldürmeyi..
Velhasıl.. hamamböceği öyle bir hayvanat ki.. Ortada gerçekten "ciddi bir neden" olmadığı halde bunları seven.. sempati duyan bir ademoğlu var ise.. Anında bir kliniğe yatırmalı...
Normal olanı nedir.. Bulduğun an öldürmektir.. Normal olan nedir.. Bunların yaşam alanlarını kısmaktır.. Normal olan nedir.. Bunların barınma özellikle beslenme kanallarını yok etmektir...
Deddik..diyoruz.. dedim de..
Dedim demesine ama..
Sonrasında değişti benim bu hayvana bakış açım...
Ahh kim nasıl tahmin edebilirdi ki..
Diyeceğimi kısaltayım ben yine..
Yani yine "hülasa"
Devletin seni sike sike "sen gel hele bi otyur burda bir süreliğine dinlen" dediği tesislerde geçen bir kac aysonrası neticesi ile değişen psikolojik durumumdan mıdır bu sempatı beslemem hamamböceklerine..
Yoksa.. yoksa.. Psıkolojimin aslında gayet sağlıklı olması ama.. "dört duvar" arasındaki mecburi süreci doldurma sırasındaki "banallık" mı dıyelık "bıkkınlık" mı dıyelım.. "renksizlik" mi diyelim.. "alternatifsizlik" mi diyelim..
Ne dersek diyelim bilader..
Diyeceğim şudur.
Göt kadar bir koğuşumuz vardı.. Koğuş sakinlerinin de hemen hepsinin arızalı halleri vardı...
Bıkkınlık geliyor.. bunaltı geliyor.. Milletin yattığı saatte ayakta olmak istiyorsun.. bi sessizlik istiyoprsun.. "Bi beni bana bırakın amına koyiim" diyosun...
Bi sabah.. "Benim hamamböceğini" gördüm...
Ehh dışardakiler kadar besili değil.. Desem ki.. o da solmuş sararmış bizim gibi.. cukk oturucak tanımlama..
Ben hamamböceğini gördüm.. ama hamamböceği de beni gördü...
Ohannes.. o ne amına koyiim.. Hamamböceği üzerime üzerime geliyor...
Eee hani hamamböceği kaçardı böyle durumlarda..
éhaaa" dedim.. Demek ki.. cezaevinin hamamı da "psikopat" olurmuş dedim..
Bilemem. belkide "kör" bir hamamböceğidir.. Sanmam ya. bunların anteni çok duyarlıymış..
Neyse.. aha hayatımda bişiler kımıldadı. aha hayatımda bir "değişiklik" oldu..
Sıcak ekmeği ben almıştım.. Sayıma da var daha.. açtım tvyi.. oturdum. sıcak ekmeğin burnunu kopardım aldım elime . hem t5v seyredıyorum hem de yiyorum (nedensiz bir sevinle üstelik ha)
Tabii.. ekürimi de unutmadım.. ona da ekmeğin kırıntısını.. oturduğum sandalyenın dibine koydum... Gerçi eski psıkopat havası ile üstüme gelmeeyi artık bırakmıştı..
Yanaştı usul usul..
o da zevklşe (belki de neşeyle) ekemk kırıntısı ile meşguliyete vrdi kendisini... arada bir antenleri de bı bayağı dık yukarı kaldırıyordu.. Bilemiyorum.. belki o da benim gibi.. hem yiyordu hemde tvde ne var dıyordu (içindeki o belırsız sevinçle)....
Koğuş olarak karar aldık..Ve de öldürmedik hamamböceğini...
Taa ki bunlar çoğalana kadar amına koyiim....:)))

24 Haziran 2010 Perşembe

Hamamböcekleri -5

Hamamböcekleri -4

Yıllar yıllar geçti (aslında abartığım kadar geçmedi)..
Neyse..
Benim amı götü iyicesinden dağıttığım yıllar.. (Iayrıntıya girmeyelim)
Alkol tamamı ile hayatımda etkili..
alkol bu.. içiyorsun içiyorsun.. ya seni sızdırır.. yada onu bunu şun u yaptırır yada.. "yat aşşa" dedirtir"
bu sızma önceleri.. efendicer yatmalar öncesi..
şunu belırteyım öncelikle..
Bilader.. bi kere karanlıkta terk başıma yatamam bu bir.... uygun ve musaıt bır yatakta tek başıma yatamam bu iki.. (lem kac yıl otelcılık yaptım.. bi kere efendıce bır odaya gıdıp yatmışlığım yoktur)
hulasa..
içince.. amı götü kaybedince.. ben yere kapaklanırım.. ister toprak olsun.. ister beton.. ister banyo fayansı..
Ki bi yerdede normaldir alklık bir ınsan icin..
Derken...
bılader.. bazen de amı götü dağıtmıyorsun maalesef o kadar alkol sonrası..
Ciğerler sıcak.. tabiki soğuğu ararasın:.. ama sızmazsın.. bakarsın tv'de ne var..
derken .. tv seyrediyorum..tercihim CNBCE...
hanı var ya şu hastane mastane sağlık uzerıne bı dızı.. İlk yardım bölümü..
Hrala gürele.
Bı kocakarı.. kulağından şıkayetci.. su idi bu idi.
Umulmadık bi şekılde.. sonuc şudur.. Kocakarının kulağında bır adet hamamböceği...!!
vay amına koyiim.. la nasıl kulakta hamamböceği.. Benim bildiğim.. hamamböcekleri..ışığı gördün mü.. insanı gördün mü.. hareketi gördün mü kacar..
Ööle bilirdim..
de.. değilmi,ş..
vay amına koyiim..
"vahiy" gibi de sen ona.. yada istersen.. sarhoş hasaslığı de.. Bi daha "idrak yerınde" iken gelişigüzel yerde yatarsam .sitsinler beni dedim.. (zom değil isem yatmadım da netekim)..
Bakınız.. bu deneyim.. hamamböcekleri ıile olan ilişkimde aslında bir "nirengi" noktasıdır..
Zira bana elleşmeyen düşmanla işim olmaz mantalitesine sahip bir birey idim...
Derken derken..
... bla bla.. daha daha başka hamamböceği tecrübem de oldu tabiki.. ama onları es geciyorum..
Zıra yazıyı enteresan kılmam için daha daha da enteresan bişiler yazmam gerek ki.. yazın ıj akışı olsun:))

Hamamböcekleri -3

Ondan sonra uzun bi zaman .. hamamböceklerini ne duydum.. ne de muhatap oldum.
Taa ki... üniversite yıllarıma kadar.
Aslında o ilişki de biraz geçici idi..
Misal taşındık mı yeni bir daireye..
tabiki öğrenci olmanın gereği.. pislik gırla... hamam böceklerinin olması vede evdekı her üyenin.. diğerinin bunbları temizleme işini üstleneceğini düşünme yanıulsaması.. ehh başlarda.. varlıklarını belli ediyorlardı..
Enteresandır.. bir süre sonra bunlar kayboluyorlardı.. Hiç bir ilaçlama gerek kalmadan..
Şimdi düşünüyorum da.. ne idi bunun mantıklı açıklaması..
şudur.
lem öğrenciyiz a.q.. nasıl öğrenciyiz.. içymeey zıçyala odaklı öğrenciyiz..
la nerde yiyecek artığı.. olsa zaten biz yeriz..
Anladım yani.. hamamböcekleri.. açlıktan bizi terk ediyordu.. neyse çok da skime ya hoş..
ben sonraki aşamaya gelicem

Hamamböcekleri -2

Aslında yazmıştım.. Bi bayağı yazmıştım.. hevesli de yazmıştım... Samimi de yazmıştım!!.
İnternet gitti.. geldi..gitti..geldi.
Sikti batırdı yazıyı..
ha bu yazdığım.. öölesinedir.. Fazla detaya giremem artık..
İlk yazımda (gitmeyen yazımda)..
hamamböcekleri ile nasıl tanıştım... hayatımda yerleri nasıldır..
İlk bakış açım ne idi.. (tabii bunları belirtir iken.. geçmişin nostaljisini anlatran güzel doğaçlamalarım vardı).
Hülasa..
Kısaca.. rapor gibi geçeyim..
Çocukluğumda ilk hamamböceği ile tanışmam.. İlk kaloriferli apartman...
İlk kaloriferli aaprtman olmasına rağmen.. cocuk aklıyla niye bizim dairemizde "soba"nın yanması.. o ayrı bir yazı konusu..
Çocukluk zamanlarım...
Yeşilçam pornosunun yer yer sağanak ve gökgürültülü karışık olduğu "sinemalı günlerdeki "bruce Lee" dönemleri..
aklım fikrim.. nasıl sert olurum.. nasıl dayanıklı olurum..
Hiiç unutmam.. "karate" el kıtabını aldığımda.. sınıftan bi kızın beni görmesi kıtapçıda.. la nasıl utandım da utandım.. (utandım.. nıye kıne!!)
yanisi..
hamamböcekleri ile ilinti kurmam..
kalorıferlı aaprtman daıresının kalorıfer daıresını keşfetmem.. ve ordakı kalorifer dairesinin eskı usul kalorıfer ızgaralarına yumruk atmam ıle başladı.. (Güya ne kadar serrt.. ne kadar acı.. o kadar ilerleme..).... (peeeee.cektiğim acı ile kaldım o başka)
neyse..
kalorifer dairesinde gördüm ben ılk defa hamamboceklerını..
şeklini şemalını anltın bana demeyın.. Zira zati teknık bilgileri verdiğimin yanısıra.. siz de muhtemelen görmüşsünüzdür:))
harala gürele..
O cocuk aklımla.. pek korkmadım onlardan.. hatta.. hayret duygusu uyandırmış idi.. la bu amcıklar nasıl bööle hızlı diye:))
Zira "otismin" bir çeşidi olan "saplantı" peydah oldu bende.. taktım kafaya.. elde etmeliyim.. ve de öldürmeliyim...
ehh pek de kolay değil..tabiki eğer kafaya takmaqz isen.. der iken.. üç beş. hamamböceği öldürme sonrası.. hamamböceği öldürmenin aslında pek de zevkli olmadığını keşfettim.
La öldürdün diyelim bi şekilde.. acayip bi iz bırakıyor.. kan arıyorsun.. daha doğrusu kırmızı bı sıvı..yok.. bı sıvı var.. ne renk olduğu belli değil.
yanisi.. sen ne kadar becerıklı oluyorsun hamambocegı öldürmeey.. o oranda da.. zevkin kacıyor...
neyse..cocukluk yıllarımdan kalan nameler bunlar.. daha ileri aşamasına gelince (lem a.q bu yazı da kayda geçmezse.. sikecem blog sıstemını)

22 Haziran 2010 Salı

Hamamböcekleri Üzerine


Yumurta yöntemiyle çoğalırlar .İçinde 35–40 yumurta bulunan paketler yaparak her mevsim ürerler.Yumurtalarını sırtlarında taşıyabilir ve dolaştıkları her yere dökülebilir.Bir defafada 200 yumurta üretebilirler. ve bir yumurta paketinden 35-40 adet larva(yavru) meydana gelmektedir. yumurtaları 18 gün'de yavru olarak çıkar.Çok hızlı ürerler.Üredikleri ortamda koloniler halinde yaşarlar,yılda 8-10 defa yumurtlarlar.
- Dişi ergin hamam böcekleri öldükleri anda bile yumurtalarını bırakırlar.Böcek yumurtaları herhangi bir insektisitle ölmemektedir.
-Her şeyi yerler. Her pisliği, mikrobu taşır ve bulaştırırlar.
-Gıda, su ve sıcağa ihtiyacından dolayı insan olan her yerde aktiftir. Evlerde ilk yerleşeceği yer mutfak ve banyolardır. Hemen hemen bütün zamanını yuvalarında, delik ve çatlaklarda saklanarak geçirirler, karanlığı sever ve geceleri aktiftirler, çok dayanıklıdırlar,
-bilinçsiz yapılam amatör mücadelelerde ilaçlara çok çabuk direnç kazanırlar.
-Genellikle geceleri aktif olan bu böcekler ışığa karşı hassastırlar.
-Bir Binada 10 kat birden bir gecede dolaşabilirler. yaklaşık bir gecede 4,5 km yol katedebilirler.
- 15 ay kadar ömrü vardır.
-. Karınlarının arka tarafindan uzanan duyargaları çok hafif hava akımlarına bile duyarlıdır; öyle ki, potansiyel bir tehlikeden saniyenin binde 54'ü gibi bir zamanda kaçmaya başlayabilirler.
-Bunlar icabında hemcinslerini bile yermiş
- Kanları beyazdır. Bazı türleri kanatlıdır, fakat uçmaktan ziyade yürümeyi tercih ederler.
-Dünyanin en büyük hamamböceği Güney Amerika'da yaşar ve yaklaşık 15 cm uzunluğunda olup iki kanat arası uzunluğu da 30 cm civarındadır
- İskeletleri vücutlarının dışındadır.Yılda birkaç defa iskelet, yani kabuk değiştirirler.
- Bazı türlerde dişiler sadece bir defa çiftleşir ve bu onlara ömürleri boyunca yeter.
- Kafası kopmuş bir hamamböceği 1 hafta daha yaşayabilir. Sonuçta ağzı olmadığından su içemediği için susuzluktan ölür.Yüzebilirler, ama ağız veya burunları ile değil de yanlarından nefes aldikları için su yüzeyine doğru yüzerken çok zorlanırlar
-. Saatte 4.800 m kadar koşabilirler, maraton rekoru olmasa da boylarına göre çok çok iyi koştukları bilinmektedir..
-40 dakika boyunca nefeslerini tutabilirler.
- Hayatlarının % 75 ini dinlenerek geçirirler, bu günde 18 saat demek olur ki, bayağı tembel olduklari anlamına geliyor.
-. Yiyeceksiz 1 ay, ancak susuz 1 hafta yaşayabilirler.
-Kalbi basitçe valfli bir tüpten ibarettir. Tüp kanı ileri ve geri pompalayabilir. Kalp böceğe hiçbir zarar vermeden durabilir de.
-Kuzey ve Güney Kutuplarında da yaşayabilirler. -32 dereceye kadar dayanabilirler. -
- Koku alma duyuları o kadar gelişmiştir ki ev halkını misafirlerden ayırt edebilirler.
- Dişiler feromon denilen bir tür koku salgılayarak erkekleri davet ederler.
-Hamam böcekleri, 2.000 metreden daha yüksek yerler ve kutup bölgeleri dışında, dünyanın her yanında bulunurlar.
Ciddiyet katayım dedim.. Taş attım. kolum yoruldu. google yaptım.. elekten geçirdim.. Size "bilgi verdim..
Sonrası da benim analizim

I am Back

İki tane bira içtim.. baktım ki tadı gelmeye başladı..İrade gücüm sinyalleri nasıl bombardıman ediyor... "Bak Üçüncüyü içersen.. gerisi gelir.. gerisi gelirse.. sabah olur.. öğlen olur..dengen bozulur.. vs)...
İnternet sağı solu kurcalarken (tabiki porno süreci sonrası).
Blog okudum bi iki yerde..
hatırladım...Vardıydı demi benim bi blog..
Bu işte.. buldum:))
Bir iki yazmışım bişiler.. geçmiş hevesim.. bırakmışım piç gibi..
yok ulan bundan sonra bişeyleri yarım bırakmak..
Bööle bi hevesle yazmak istiyorum bişiler..
De A. q sivrisinekleri..
yaw ööle ortalığın sivrisinekten geçilmediği bi durum da yok ya.. Toplasan 2-3 sivrisinek.. ahhaa... en fazla 4 falandır.. bah ba ba.. ben klavyeye saldırdıkça onlarda kıllı bakcalarımın az kıllı olan yerlerine.. japon lem bunlar mubarek.. peral harlbour'a saldırıyolar sanki şerefsizler...
Pee.. varlık içinde yokluk çekiyormuşum meğer...:)) aha da buldum sıvrısınek ılacını...
Sıktım bacaklara... Du bakalım.. enseye konacak kadar da pervasız mıymış bunlar... tühh a.q.. kahvenin içine de kactı gıbı lem az bişi sinek ilacı.. Bişi olur mu ki acep.. az bişeydı yaw..yapamam yenisini.. siktir et iç sen..
Ee ne diyordum ben..:
Şunu dıyordum.. ..